Sivil Toplumdan Siyasi Partilere Çağrı: Türkiye Demokrasisinin İstikrarı için Etkin Vatandaş ve Sivil Toplum Katılımı Şart

Türkiye, özellikle son 20 yıldır yoğun bir hükümet sistemi tartışması içerisine girmiştir. 2017 yılında gerçekleştirilen halk oylaması sonrası başkanlık sistemine yaklaşan bir sisteme geçilmiştir. Bu sistemin aksayan ve sorunlu yönleri, muhalefet partilerinin güçlendirilmiş parlamenter  sistem önerilerini somutlaştırmalarına neden olmuştur. Benzer şekilde iktidar partisi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin reformunu da içeren bir yeni anayasa yazım sürecinin başlatıldığını ilan etmiştir. Tüm bu gelişmelerde dikkat çekici olan ise tüm aktörlerin farklı açılardan da olsa denge ve denetleme sistemini tesis etmeye yönelik yaptıkları ortak vurgudur.


Denge ve Denetleme Ağı olarak her iki sistemin performansını kendi ölçütlerimiz üzerinden değerlendirdiğimiz bir çok çalışmamız oldu. Ancak, 2011 yılında kuruluş amacımızı da oluşturan katılımcı, oydaşmacı, sivil bir anayasa ihtiyacı Türkiye’de halen varlığını korumaktadır. Bir diğer yandan hükümet değişikliği ya da reform öneri çalışmalarını yakından incelediğimizde köklü anayasa değişikliği gerektiren bu çalışmaların katılımcı bir perspektif ve yöntemle ilerlemediğini gözlemliyoruz. Her ne kadar siyasi partilerin kendileri, uzman ve sivil toplum görüşlerini zaman zaman alsalar da, sürecin içerisinde etkin vatandaş ve sivil toplum katılımı son derece sınırlı kalmaktadır.


Bünyesinde 279 sivil toplum örgütünü barındıran Denge ve Denetleme Ağı olarak, bütün siyasi partileri, gerek yeni sistemin reformu gerekse muhalefet partilerinin parlamenter sistem önerileri süreçlerini etkin sivil toplum ve vatandaş katılımını dışlamayan, çoğulcu ve daha katılımcı bir perspektiften ilerletmeye çağırıyoruz. Bunun Türkiye’de demokrasinin istikrar kazanması için yaşamsal olduğunu düşünüyoruz. 

 

DDA, Aralık ayında Demokrasi Masası Buluşmaları düzenlemiş, buluşmalara sivil toplum örgütü ve medya kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, eski bürokratlar ve alanında uzman kişilerden oluşan 61 isim katılmıştı. Çalıştay sonucunda ortaya çıkan Denge ve Denetlemeli Bir Parlamenter Sistem İçin Temel Ölçütler Çalıştayı Raporunda somutlaşan 7 Adım şöyle şekillendi:



7 Adımda Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem

 

1- Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler Kanunu

Demokratik istikrar üreten bir parlamenter sistem için hem seçim sisteminde hem de siyasi partiler kanununda düzenlemeler yapılmalıdır. Çünkü yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı ve denge ve denetleme sisteminin sağlanmasında siyasi partiler ve seçim sistemi büyük önem taşımaktadır.

 

2- Adil ve Özgür Seçimler

Adil ve özgür seçimler demokrasinin gerekli fakat tek başına yeterli olmayan koşuludur. Seçimlerin adil ve özgür yapılmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu düzenlemeler seçimlerin her aşamasını kapsayacak nitelikte olmalıdır. 

 

3- Bağımsız ve Tarafsız Yargı

Yasama-yürütme ilişkisinden bağımsız olarak bağımsız ve tarafsız yargı erkinin varlığı, hükümet sistemlerinin demokratik şekilde işleyebilmesinin yaşamsal koşuludur. Bu koşul, yargı organlarının oluşumunda yürütmenin rolünün çok sembolik seviyeye çekilmesi ile sağlanabilir. 

 

4- Kanun Yapma ve Denetim Yönünden Etkin Yasama

Kanun yapma ve denetim yönünden etkin katılımcı bir yasama erkini kurgulayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu düzenlemelerin başında siyasi parti ve seçim kanunlarında yapılacak düzenlemeler ve TBMM İç Tüzüğü ve ilgili kanunlarda yapılacak düzenlemeler gelmelidir.

 

5- Katılımcı, Şeffaf ve Hesap Verebilir Yerel Yönetimler

Merkezi idareyi dengeleme kapasitesine sahip etkin, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir yerel yönetimlere ihtiyaç vardır. Bunun sağlanması kapsamlı ve katılımcı mekanizmaların işletildiği bir yerel yönetimler reformu ile mümkündür.

 

6- Liyakat, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik 

Tüm kurumlarda birbirinin tamamlayıcısı ve ön koşulu niteliğindeki şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat ve etkinlik ilkelerinin hayata geçirilmesi için etkin mekanizmalar ve yaptırımlar geliştirilmesi gerekmektedir.


7- Dezavantajlı Grupların ve Sivil Toplumun Aktif Katılımı

Başta kadınlar olmak üzere dezavantajlı grupların ve sivil toplumun daha aktif ve sorgulayıcı olması, karar alma süreçlerine etkin katılımlarını sağlayacak mekanizmaların özellikle yasama, yürütme ve yargı kurumları ve yerel yönetimler içerisinde kurgulanması gerekmektedir.

 

Farklı düşünüyoruz, bir arada çözüyoruz!
BİZE KATILIN