Türkiye’de Sandık Güvenliği: Riskler ve Güvenli Sandıklar İçin Somut Öneriler

Seçimlerin en önemli süreçlerinden biri olan seçim güvenliğini, Ankara’da düzenlediğimiz “Türkiye’de Sandık Güvenliği: Riskler ve Güvenli Sandıklar İçin Somut Öneriler” başlıklı yuvarlak masa toplantısında ele aldık. Türkiye’de sandık güvenliğine ilişkin riskli alanlar, alınabilecek önemler ve daha büyük ölçekte sandık güvenliğini seçim sürecinde temel bir tartışma alanı olmaktan çıkaracak somut önerileri konuştuk.

Gazeteci Seçil Türkkan, Seçim Güvenliği Platformu’ndan Şenol Köksal, Ankara Barosu’ndan Elçin Özge Şimşek Çağlayan, Genç Düşünce Enstitüsü’nden Muratcan Işıldak ve Prof. Dr. Didem Yılmaz’ın panelist olduğu toplantıda, katılımcılarımız da soru ve görüşleriyle katkı sundu.

“Adil ve özgür seçimlerin bir ayağının da seçim güvenliği”

Toplantının açılış konuşmasını yapan Genel Koordinatörümüz Hayriye Ataş, Gözümüz Demokraside kampanyamız kapsamında, Denge ve Denetleme Ağı’nın seçimleri tüm süreçleri ile yakından takip ettiğini belirterek, adil ve özgür seçimlerin bir ayağının da seçim güvenliği olduğunun altını çizdi. 
Ağ Temsilcimiz Zübeyde Ozanözü de, “aktif vatandaşlık” vurgusu yaparken seçim sürecinde, vatandaşların oy tercihlerini yaparken aktif vatandaşlık bilinciyle, demokratik haklarını bilerek hareket etmelerine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

“Sandıkları korumak için demokratik süreci inşa etmemiz gerekiyor”

Ar-Ge Koordinatörümüz Hakan Yavuzyılmaz’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde konuşan Gazeteci Seçil Türkkan, yapılan bir araştırmaya göre seçmenin yalnızca yüzde 21’inin seçim güvenliği konusunda kaygılı olmadığını ifade ederken, “İnsanlar güvensizlik duygusu duyduğu için sandıkları korumak istiyor. Sandıkları koruma, birbirimizle konuşmamız için bir yol. 2018’den bu yana daralan toplumsal muhalefet alanında kendini göstermenin yolu” diye konuştu.
Usulsüzlüklerin daha ziyade sandık başında eşitsiz dağılım gerçekleşen alanlarda yaşandığını kaydeden Türkkan, “Sandıkları korumak için demokratik süreci inşa etmemiz gerekiyor, siyasi partiler de bu anlamda eylemsiz kalmamalı” dedi.

“Deprem bölgesindeki 9 milyon seçmen nasıl oy kullanacak?”

Panelistlerden Prof. Dr. Didem Yılmaz da, bütün siyasi partilerin sandık kurullarında mutlaka temsilcilerinin bulunması gerektiğini belirterek, sandık kurulunun oluşumunun ise hem başkan bakımından hem de üyeleri bakımından tekrar gözden geçirilmesinin şart olduğunu kaydetti. Deprem bölgesi olan 11 ilde; 9 milyon seçmen olduğunu ve bu bölgelerden 96 milletvekili çıkarılacağını anımsatan Yılmaz, “YSK tarafından bölgede sandık düzeninin nasıl oluşturulacağı, siyasi partiler ve kamuoyu ile paylaşılmalı” dedi.
Seçim Güvenliği Platformu’ndan Şenol Köksal da, Türkiye genelinde 23 kurum ve kuruluş ile birlikte çalıştıklarını, doğru temelde bir seçim sürecinin yürütülmesi için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini ifade etti. 

“Haklarımızı bilip dirayetli bir şekilde sandık başında durmamız gerekiyor”

Ankara Barosu’ndan Elçin Özge Şimşek Çağlayan ise baro olarak avukatların seçim esnasında sahada olmasını önemsediklerini belirterek, “Bütün sahada avukatlarımız alana yayılmış durumda. İki bine yakın avukatın başvurusunu aldık” bilgisini verdi. Sandık kurulu başkanlarının çoğunun iktidar partisi üyesinden oluştuğuna dikkat çeken Çağlayan, müşahitlerin öneminin burada ortaya çıktığını vurguladı. Çağlayan, “Bu dönem siyasi partilerle bu işin yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Genç Düşünce Enstitüsü’nden Muratcan Işıldak da “Mühürsüz zarfların kullanımı ortaya çıktığında itiraz hakkı ortaya çıkar. Haklarımızı bilip dirayetli bir şekilde sandık başında durmamız gerekiyor” diye konuştu.

Yuvarlak masa toplantımızdan çıkan somut öneriler ise şöyle;

1- Yurttaşların vatandaşlık haklarını iyi bilmesi sağlanmalı, özellikle sandıklarda müşahit olunması yönünde seçmenler teşvik edilmeli.

2- Seçime ilişkin düzenlemelerde, seçim mevzuatında seçmenin aktif katılımına yer verilmeli, seçmenler seçim mevzuatına bir taraf olarak eklenmeli.

3- Eşit temsil için, sandık kurullarının yapısı, oluşumu, hem başkan hem siyasi parti temsilcileri bakımından tekrar gözden geçirilmeli.

4- Sandık kurullarında tüm siyasi partilerin temsilcisi bulunmalı, siyasi partiler sandık kurullarına yedekli olarak temsilci göndermeli.

5- Sandık sonuç tutanaklarının toplam oyu gösteren bölümünün doğru doldurulması, oy toplamları ile sağlamasının yapılması, sandık sonuç tutanaklarının imzalanıp, mühürlenmesi kontrol edilerek, ıslak imzalı tutanakların eksiksiz alınması sağlanmalı.

6- Mühürsüz oy pusulaları ve zarflar geçersiz oylara sebep oluyor, dolayısıyla sandık kurulları tarafından mühürleme işlemi titizlikle yürütülmeli, vatandaşlar da zarfı ve pusulayı kontrol etmeli.

7- Sandıklar kapandığında oy kullanmamış kişilerin imza bölümünün çarpı ile kapatılıp kapatılmadığı kontrol edilmeli.

8- Sandık kurulu görevlileri, müşahitler süreçler tamamlanana kadar sandık başından ayrılmamalı.

9- Sonuçların karşılaştırılabilmesi, gerekiyorsa itirazların yapılabilmesi için ıslak imzalı tutanaklar siyasi partilere ulaştırılmalı.

10- İlçe seçim kurullarında tüm siyasi partilerin temsilcileri bulunmalı.

11- Kanunlara hakim olmaları bakımından avukatların seçim süreçlerinde görev almaları önemli; seçim güvenliği eğitimi verilmiş barolara bağlı avukatların sandık başlarında görev alması sağlanmalı.

12 - Barolarca oluşturulan çağrı merkezleri aracılığı ile gerektiği durumlarda avukatların yönlendirilmesi sağlanmalı.

13-  Yüksek Seçim Kurulu tarafından deprem bölgesinde sandık düzeninin nasıl oluşturulacağı siyasi partiler ve kamuoyu ile paylaşılmalı.

14 - Özellikle deprem bölgelerinde mükerrer oy riskine karşı, oy kullanıldıktan sonra sandık kuruluna teslim edilmesi gereken 142 belgesiyle (seçmen listesinde olmayan, seçim günü görevlendirilen bina sorumlusu, kolluk güçleri, ulaşım görevlileri gibi kişilere oy kullanmaları için verilen belge) oy kullanımına dikkat edilmeli. 

15 - Türkiye bir afet bölgesi, seçim kanununda afet durumlarında seçimlerin ertelenme, ertelenmeme durumu ya da nasıl yapılabileceğine, yapılması gerektiğine ilişkin kurallar belirlenmeli.

16 - Medya kuruluşları sadece seçimin gerçekleştiği gün değil tüm seçim süreçlerinde adil bir ortam oluşması yönünde rol almalı.

17 - Medya doğru bilgiyi manipüle etmeden vermeli. 

18 - Depremden etkilenen vatandaşlar ve tüm dezavantajlı grupların diğer vatandaşlarla eşit koşullarda oy vermesi sağlanmalı.

19 - Seçimin tüm süreçleri bağımsız gözlemciler tarafından izlenebilmeli.

20 - Güvenlik görevlileri seçim sürecinde uluslararası demokratik standartları yerine getirecek şekilde yetkilerini kullanmalı.

Farklı düşünüyoruz, bir arada çözüyoruz!
BİZE KATILIN